ÖZET
İşletmelerin üretim sırlarını, işletme sırlarını, müşteri bilgilerini ve ticari sırlarını rakip işletmelerden korumaları günümüz ticari hayatında büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte, ticari faaliyetlerini sürdürebilmeleri için gerekli olan nitelikli insan kaynağı da işletmeler için vazgeçilmez bir unsurdur. Nitelikli iş gücünün rakip bir işletmeye transferi halinde işletme; sadece entellektüel sermayesinin bir bileşenini kaybetmekle kalmaz ve sır niteliğindeki ticari bilgilerinin ifşa olması tehlikesiyle de karşı karşıya kalır.
İşçilerin bir işyerindeki çalışma süresi boyunca, rakip firmalar ile paylaşılması halinde işletmeyi zarara uğratacak çok sayıda gizli bilgiye vakıf olması olağandır ve hatta uzmanlık alanına göre kimi işçiler için bu bilgilerin öğrenilmesi iş görme ediminin ayrılmaz bir parçası kabul edilebilir. Bu nedenle zarara uğrama tehlikesini bertaraf etmek isteyen işveren; işçinin işletmeye ait gizli bilgileri rakip bir işletmeyle paylaşması veya rakip bir işletme kurmak ya da rakip bir işletmeye ortak olmak suretiyle gizli bilgileri ticari amaçla bizzat kullanmasını engellemek amacıyla rekabet yasağı sözleşmesi yapmaya yönelmektedir.
Şüphesiz rekabet yasağı sözleşmesinin hukuken geçerli olması için; bireylerin T.C Anayasası ile güvence altına alınan “çalışma hürriyeti”, Türk Medeni Kanun ile korunan “kişilik hakları”, Türk Borçlar Kanunu’nun “rekabet yasağı” başlıklı bölümünde yer alan hükümleri ve İş Kanunu’nun ilgili düzenlemeleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu çalışma ile; işçi ve işveren arasında, iş sözleşmesinin sona ermesi akabinde geçerli olmak üzere ve Türk Borçlar Kanunu’nda belirlenen esaslara uygun olarak kurulacak “rekabet yasağı sözleşmesinin” incelenmesi amaçlanmaktadır. Rekabet yasağı sözleşmesinin; ne şekilde kurulacağı, kısıtlama ölçütleri, ihlali, cezai şart, hakimin müdahalesi ve sona ermesi ayrı başlıklar halinde incelenecektir. Devamı >>